1907 yılında Edremit’te doğdu. Hasan adında bir işçinin oğludur. İlkokuldan başka öğrenim görmedi. Yoksul bir ailenin çocuğu olduğu için, babası ile üç amcasının aynı zamanda askere alınması sonucu ailenin geçim yükü onun omuzlarına bindi. 1921 yılında İzmir’e göç ettiler. 1923’e kadar bu şehirde yaşadıktan sonra tek başına İstanbul’a geldi. Bir süre Kadıköy’ünde sobacılık yaptı. Sanatını günden güne ilerleterek
sayılı klarnet sanatkârları arasında girdi. Mehterhâne, Ankara ve İstanbul radyolarında çalıştı. Konserlerde çeşitli sahnelerde kırk altı yıl klarnet çalan Şükrü Tunar 15 Temmuz 1962 tarihinde Cumhuriyet Gazinosu’nd ses sanatkârı Zeki Müren’e eşlik edeceği sırada bir kalb krizi sonucu öldü. Daha evvel de bir kalb krizi geçirmişti. 17 Temmuz 1962 günü Şişli Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra dostları, sanat arkadaşları ve sevenlerinin elleri üzerinde son uykusuna yatırıldı.

Mûsikiye düşkünlüğü çocukluğunda belli olmuştu. İlkokul sıralarında iken tenekeden yapılmış çoban düdüğü çalardı. Balıkesir’den Edremit’e gelen bir bando takımında klarneti görmüş bu saza gönül vermişti. Daha on üç yaşında iken altı anahtarlı basit bir klarnet tedarik etmişti. I.Dünya Savaşı yıllarında askere gidenleri bu basit sazı çalarak uğurlamıştı. Yirmi yaşına kadar bu sazı kullandı. Sonra eline geçirdiği bir nota kitabından kendi kendine nota öğrendi. O zamana kadar ailesinden mûsiki ile uğraşan kimse çıkmamıştı. Türlü geçim sıkıntılarına ve ağır çalışma şartlarına rağmen sazını ihmal etmedi.


İzmir’de bulunduğu yıllarda İzmir Mûsiki Cemiyeti’ne devam ederek, burada bulunan hocalardan yararlandı. İstanbul’a geldikten sonra iki yıllık bir süre için Üsküdar Mûsiki Cemiyeti’ne devam etti. Kâzım Uz’dan makam, usûl ve nazariyat dersleri aldı; hocasının aracılığı ile Mehter takımına yazıldı. Şükrü Tunar, Türk Mûsikisi’nde yetişmiş olan en büyük klârnet sanatkârlarından birisidir.

İlk İstanbul Radyosu’nda Mesud Cemil’in ilgisi ile fasıllarda çalıştı. 1938 yılında hizmete giren, yeni Ankara Radyosu’nda çalışmaya başladı. Buradan istifa ederek ayrıldıktan sonra resmi görev almadı. Uslûbu, sağlam baskıları, çok ustaca kullandığı taksim tekniği, bu sazdan çıkardığı kadife gibi seslerle gerçek bir ün sağladı. Ayrıca çok iyi bir refakat sazı idi.

Bestekârlığa askerliği sırasında ve yirmi sekiz yaşında iken uşşak makamında bestelediği “Geçti muhabbet demi ağla gönül, yan gönül” güfteli şarkısı ile başladı. Bilinen eserleri bir peşrev, iki saz semaisi ve elli beş şarkıdan ibarettir. Bunların içinde güzelleri olduğu kadar günlük zevklere cevap verenler de vardır. Pek çok eseri plâklara okunmuştur. Esmer tenli, başı açık, orta boylu, tıknaz tipli, terbiyeli, nazik, ağırbaşlı, az konuşan bir kimseydi.

Dr.M.Nazmi Özalp-Türk Musikisi Tarihi kitabından alınmıştır.
Bu bestekarın eserlerinin tümünü dinlemek istermisiniz?
Tümünü Oynat